SÜNNETE UYMANIN ÖNEMİ
Her işte Peygamber efendimize uymaya çalışmak, hep Onu hatırlamak, Onunla rabıta kurmak gafletten kurtulmaya sebep olur. Müslüman her işte şuurla hareket etmeli, adımını nasıl attığını nereye attığını bilmelidir. Nereye hangi ayakla girilip hangi ayakla çıkılacağının şuurunda olmalıdır. Mutlak müctehid olan imam-ı Süfyan hazretleri, bir gün camiye girerken, şuursuzca adımını içeri atıyor, sonra bunun farkına varıp kendi kendine diyor ki: (Buraya bir hayvanı, bir öküzü de koysak ya sağ ayakla veya sol ayakla girer. Senin hayvandan farkın olmalıydı, hangi ayakla girdiğine dikkat etmeliydin. Bundan sonra senin adın sevr = öküz olsun.)
Gerçekten de öyle oluyor. Bugün bütün kitaplarda bu büyük zatın adı imam-ı Sevri olarak meşhurdur. O halde her işte Resulullahın sünnetine uymaya çalışmalı. Sünnete uymak için, iyi, temiz işlere sağdan başlamalı, bir şey alırken teke riayet etmeli, yani 1,3,5,7 gibi tek olmasına gayret etmeli. Camide, evde, otobüste sağ tarafı seçmeli. Mümkünse kıbleye karşı oturmaya çalışmalı. Elimiz temiz de olsa, yemek yiyeceğimiz zaman elimizi yıkamalıyız. Yemeğe tuz ile başlayıp tuz ile bitirmeliyiz. Manevi temizlik gibi, maddi temizliğe de riayet etmeliyiz. Abdest alırken misvakla dişlerimizi temizlemeliyiz.
En az haftada bir Cuma günü gusletmeliyiz. Her hafta saç, sakal, tırnak kesmek, koltuk, kasık temizlemek sünnettir. Daha fazla geciktirmemelidir. Kırk günü geçirmek ise günah olur.
Resulullaha uymak için
Peygamber efendimizden bin kadar mucize görüldü. Bu mucizelerin en kıymetlilerinden biri de, edepli ve güzel huylu olması idi. Resulullaha uymak için şunları da yapmaya çalışmalıyız:
Fakirle, zenginle, büyükle, küçükle karşılaşınca, önce selam vermeliyiz. Tokalaşmak için, önce biz elimizi uzatmalıyız. Günah olmayan her davete gitmeliyiz. Herkesle iyi geçinmeye, güler yüzlü, tatlı sözlü olmaya çalışmalıyız.
Resulullah efendimiz, kendisine hizmet edenlere de çok iyi davranırdı. İnsanların başında bulunan kimsenin, Resulullah efendimize uyarak, bunlardan gelen her türlü sıkıntılara katlanması gerekir. Zaten sıkıntıya katlanmak, herkes için iyi bir huydur. Ama âmirlerin katlanması ise daha güzel olur.
Herkese iyilik etmeliyiz. Nazik ve cömert olmalıyız. İsraftan kaçınmalıyız. İnsanlara acımalıyız. Bir kişinin bile Cehenneme gitmesine razı olmamalıyız. Herkese uygun bir din kitabı hediye etmeye çalışmalıyız. Kimseden bir şey beklememeliyiz. Az konuşmalıyız, dinlemesini bilmeliyiz.
Resulullah efendimizin güzel huyları pek çoktur. Her Müslümanın bunları öğrenmesi ve bu güzel huylarla ahlaklanması gerekir. Böylece, dünya ve ahirette felaketlerden, sıkıntılardan kurtulmak ve O iki cihan efendisinin şefaatine kavuşmak nasip olur.
Sual: Peygamber efendimizin peygamberliğini kabul eden, fakat ona uymayan Cennete gider mi?
CEVAP
M. Masum hazretleri buyuruyor ki:
(En büyük saadet, iki cihanın en üstün insanı olan Muhammed aleyhisselama tâbi olmaktır. Cehennem azabından kurtulmak için, Allahü teâlânın seçtiği sevdiği insanların reisine uymak gerekir. Cennet nimetlerine kavuşmak, Ona tâbi olanlara mahsustur. Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için, Ona tâbi olmak şarttır. Ona uymayanların tevbeleri, zühdleri, tevekkülleri ve duaları kabul olmaz. Onun yolunda olmayanların zikirleri, fikirleri, şevkleri ve zevkleri kıymetsizdir. Peygamberler, Onun hayat veren deryasından bir kadehe kavuşmakla, o derecelere yükselmişlerdir. Evliya, Onun sonsuz bahrinden bir yudum içmekle muradlarına ermişlerdir. Yer yüzündeki melekler, Onun hizmetçileri, göklerdekiler, aşıklarıdır. Her şey, bütün varlıklar, Onun şerefine yaratılmış, bütün varlıklar, Onun mübarek ruhundan feyz almışlardır. Allahü teâlânın varlığını O açıklamış, her şeyin yaratanı, Onun rızasını almak istemiştir. Ona ve Onun Âline ve Eshabına bizden dualar olsun. O yüce Peygamber, hepimizden razı olsun!) [c.1, m.10]
[Ey saadete kavuşmak isteyen akıl sahipleri! Bütün gücünüzle Ona tâbi olmaya çalışınız! Bu devlete, bu nimete mani olan her şeyden kaçınız! Harikalar gösteren bir din yobazını ve yüksek mevkiler, diplomalar ele geçirmiş olan bir fen yobazını, yani Ona tâbi olmak şerefinden mahrum olan bir cahili, bir gafili görürseniz, bunun sözlerinin, yazılarının, radyolardaki, televizyonlardaki saçmalarının, yalanlarının, insanı felakete sürükleyeceğini ve hiç böyle gösteriş yapmayan, fakat çok dikkat ile ve titizlikle Ona tâbi olana inanmanın, Onu sevmenin, felaketlerden kurtarıcı çok kıymetli ilaç olduğunu biliniz!]
Sual: Allah’ı sevmiş olmak için Resulünü de sevmek gerekir mi?
CEVAP
Allahü teâlânın sevgili Peygamberine uymadıkça, Allahü teâlâyı sevmek saadetleri ele geçemez. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allahü teâlâyı seviyorsanız, bana tâbi olunuz! Bana uyanları Allah sever!) buyuruldu. (A. İmran 31)
Allahü teâlâ, Habibine böyle demesini emir buyurmaktadır. Saadete kavuşmak isteyen kimse, bütün âdetlerini, ibadetlerini ve alışverişlerini Onun gibi yapmaya çalışmalıdır! Bu dünyada, bir kimsenin sevdiğine benzemeye çalışanlar, bu kimseye sevimli ve güzel görünürler. Bu kimse, onları da çok sever, beğenir. Bunun gibi, sevgiliyi sevenler, her zaman sevilir. Sevgilinin düşmanları, sevenin de düşmanları olur. Bundan dolayı, görünen ve görünmeyen bütün iyilikler, bütün üstünlükler, ancak o yüce Peygamberi sevmekle ele geçebilir. Yükselebilmenin, ilerlemenin ölçüsü, bu sevgidir.
Allahü teâlâ, sevgili Peygamberini, insanların en güzeli, en iyisi, en sevimlisi olarak yarattı. Her iyiliği, her güzelliği, her üstünlüğü Onda topladı. Eshab-ı kiramın hepsi, Ona aşık idiler. Hepsinin kalbi, Onun sevgisi ile yanıyordu. Onun ay yüzünü, nur saçan cemalini görmeleri, lezzetlerin en tatlısı idi. Onun sevgisi uğruna canlarını, mallarını feda ettiler.
Allah’ı seviyorum diyenlerin, Eshab-ı kiram gibi olmaları gerekir. Seven bir kimse, sevdiğinin sevdiklerini de sever. Sevdiğinin düşmanlarına düşman olur.inan her müslüman her sevdiğini Allah rızası için sever her sevmediğini Allah rızası için sevmez.